Biraz durumsal bir soru, daha doğrusu cevabı durumsal olarak değişebilir ama yaşadım tabii.
Anlık mutluluklar, iyi günler illa ki oluyor; en kötü zamanlarda bile. Ayrıca, insanın sürekli Pollyanna/Ayşecik gibi hissetmesi de normal bir durum değil. Hani, insan neşeli ya da mutlu olur da, manyak gibi Prozac'ı aşırı doz alıp kafa güzelmiş gibi dolaşmanın da anlamı yok.
Böyle bir dönem oldu. Artık hissizlikten bir şey hissetmediğim, ağlayamadığım ve sadece arpacı kumrusu gibi aynı şeyi üst üste düşünüp bir çıkış yolu bulamadığım uzun yıllar oldu. Psikoloğa gidebilmeyi çok istedim ama finansal problemler de o dönemin problemlerinden biriydi, 15'inde aldığım maaştan 17'sine negatife iniyordum; o yüzden onu da beceremedim. Finansal ise orta halli dertlerimden biriydi ve benim suçum değildi. Kendimden utanmıyordum ama yaşadığımı kimseye de anlatamıyordum. İnsanları sıkmamak için bir arkadaşıma bir parça, öbür arkadaşıma başka bir parça anlatıyordum ve haliyle arkadaşlar da büyük resmi göremediği için yardımcı olamıyorlardı. Haliyle, böyle birilerine doya doya anlatıp rahatlama, destek alma umudum da yoktu. Yaklaşık bir 5-6 yıl geçti böyle ama 5-6 yılın sonunda üzgün, mutsuz, vb. değildim. Çünkü birkaç yıldan sonra üç şey oldu. İlki ömrümün bu şekilde geçtiği kafama dank etti. Bir çıkış yolu yoksa, çıkamayacaksam ömrüm ya da en azından uzun bir süre böyle geçecek demekti; ki geçti de. Mutlu olabilmek için o günü beklersem, görebilecek miyim, göremeyecek miyim belli değil; yanmışım demektir. Doğrudan 'Ohooo, kim bekleyecek o günü. O zaman dans, renk!' diye takılmaya başladım. İkincisi de daha komik bir şey oldu, ben mutsuzluktan çok sıkıldım. Valla, bildiğin üç saatinde toplam 5 kelime konuşulan Fransız filmi gibi sıkıldım. Yani, tamam, üzülüyorum, bunalımda olayım da, nereye kadar. Çevreye bakıyorum gri gri, 'Ay bana fenalıklar geldi' oldum. Tam olarak şundaki gibi oldum, ne eksik ne fazla :)
www.imgim.com 
Zaten çocukluğumdan beri ne zaman uzun süre bunalımlı olsam canım sıkılır. 'Tamam, bunalım köşede beklesin azıcık. Nasıl olsa döndüğümde orada olacak' diye takılırım. Dışarıda duran hayat beni içine çekiyor ne kadar kötü olursam olayım.
Üçüncüsü, tam da o dönemde yaz geldi. Yani, bu çok anlamlı mıdır bilmiyorum ama benim için anlamı büyük. Güneşin varlığı beni etkiliyor.
Tabii, bir savunma mekanizması olması ve bu şekilde idare etmesi normal de, insanın yaşadığı kötü ise onu da hissetmesi gerekiyor. İnsanı insan yapan şeylerden biri bu.
Bununla başa çıkmak için minik bir şeyi keşfetmek yetiyor. Benim için bu güneşin çıkışı ve ağaçların çiçeklenmesi, laleler, vb. oldu. Gerçekten, bir ağaçta bir çiçek görünce 'Demek ki hayatta güzel şeyler de oluyor' diyerek içim huzurla doluyor. Sen de yardımsever insansın, eminim yardım ettiğinde için huzurla doluyordur ama bir de kendin için ve seni bencil bir şekilde mutlu edecek bir şeyleri keşfetmen gerekiyor olabilir. Bencil derken, başkalarına zarar veren değil de, sadece kendin için olan, kendi ritüelin olan bir şey demek istedim.
Bu arada, para varsa psikolog da iyidir. Neyin ne olduğunu, ne olmadığını gösterir belki. Ben parayı toparlayınca psikoloğa gittim de, artık kötü bir şey hissetmiyordum parayı toparlayıp psikoloğa gittiğimde. Hatta bayağı iyi hissediyordum ve 'Niye üzülmüyorum ben kardeş. Delirdim mi, bir kontrol etsek' diye gittim. En son konuşmamızda eteğin altına çorap giymiştim. İçeri girince 'Ne güzel giyinmişsin böyle' dedi psikolog. Ben de çorabı, eteği nereden aldığımı falan anlattım. 1 saatin 20-30 dakikasını Mango, Zara muhabbeti yapmaya ayırdım. 40 yıllık arkadaş gibi lafladık, zaten psikolog da neredeyse yaşıtım bir kızdı. Sonra bana yine bir dank etti, 'Arkadaşlarımla yaptığım muhabbet için şurada sağlam para bayılıyorum, durayım da dertleneyim' diye ama içimden gelmedi. Zorla da olsa kötü hissedemedim. Kadın da 'Seni iyi gördüm, iyi gibisin' dedi. Ben de 'Yoo, iyi değilim, kötü hissetmekten çok sıkıldım. Aslında kötüyüm de, şimdi kötü olasım gelmedi' dedim. Kadın bunun iyileşme sürecinin bir parçası olduğunu, hissettiklerimin normal olduğumu ve aslında üzülmemin ya da sevinmemin dert edecek bir yanı olmadığını bilmemkaç seansta içime sindirtti! Tavsiye ederim ama Zara muhabbetine girme. O konuyu biz konuşalım birlikte, onun için para dökme.